20 Nisan 2010 Salı

Beşiktaşlı Olmak ve Beşiktaşlı Duruşu


Beşiktaş bu hafta Fenerbahçe'ye kaybederek matematiksel olarak olmasa da Şampiyonlar Ligi şansını mucizelere bıraktı. Daha önce de bahsettiğimde Beşiktaş'ın geçen sezonki şampiyonluğunu hakkıyla aldığını, ancak rakiplerinin gerek medya gücüyle gerek diğer baskı yöntemlerinden hiçbirini uygulamadığından ötürü bu şampiyonluğu rakiplerinin de hediyesi olarak görmem bazı Beşiktaşlı arkadaşlarımı kızdırıyor. Çünkü benim gözümde sistemin 3. parçası olmaktan öteye geçemeyecekler.


Dün gece Bilgin Gökberkle Okay Karacan'ın Takım Oyunu programını bir bölümünü (ezel'in reklam araları) izledim. Okay Karacan Beşiktaş'lı olduğunu vurgulayarak isyan bayrağını açtı. Bunları ben desem bir başka Galatasaraylı , Fenerbahçe'li veya Hıncal Uluç dese kıyamet kopar. Beşiktaşlılar yine alınırlar,kızarlar . Dinlediğim kısımdaki söylediklerinin meali şu şekilde. "Beşiktaş 20 sene sonra bugünden tek fazlası 3 şampiyonluk olacak. 4 olsa ne değişir? (benim hesaba denk geliyor 6 yılda bir şampiyonluk) Beşiktaş'ın gücü Galatasaray ve Fenerbahçe'den daha az. Beşiktaş Fenerbahçe'nin yıllar önce bıraktığı forvetine dünyanın parasını verirken, Fenerbahçe İspanya Gol Kralı'nı alıyor, Galatasaray desen Keitalar, Baroslar la oynuyor. Arada ciddi bir vizyon farkı var. Avrupa'da zaten etkisiz. Yıldırım Demirören gitse yine buna benzer insanlar kulüpleri yönetecek.( farklı insanları da gördü bu ülke, kovuldular neredeyse Özhan Canaydın, Süleyman Seba, Serdar Bilgili). 20 sene önceki Manchester United ile bugünkü arasında çok fark var, biz de böyle bir kulüp var olmayacak...."


Şimdi Galatasaraylılar ben de dahil olmak üzere Beşiktaş'ın hakkının yendiğinin farkında ve bunun için daha çok konuşuyoruz ama babamızın hayrına değil işin doğrusu. Fenerbahçe'nin puan kaybı ile Galatasaray rakibine yaklaşacaktı. Beşiktaş kazansa ve Galatasaray'ı geçebilecek durum olursa bile birşey değişmezdi, olacak en kötü sonuç 4 . lük olurdu. Bir farkı yok ikisi de aynı kupaya gidecek.


Beşiktaşlılar da yine yaşadıkları hüsranla birlikte Beşiktaşlı duruşuna geçtiler ve şerefli 4.cülük veya 3. cülükle övünecekler, artık ellerine ne geçecekse...


Başkanları onların bahsettiği ne kadar Beşiktaşlı duruşuna sahip olduğu tartışılması gereken ayrı bir konu, en azından benim gözümde Yıldırım Demirören Beşiktaşlı duruşundan ziyade sistem adamıdır. Hafta başında hakemler hakkında spekülasyon yaratmaya çalışıp etki altına çalıştı, ama sistemin zayıf halkası kırıldı. Bu noktada Beşiktaş'ın sistem içindeki etkinliği Fenerbahçe'den zayıftır dememe kimse kırılmasın. Olması gereken Beşiktaş'ın Quaresma'yı falan getirmesi değil, Galatasaray ve Fenerbahçe'den farklı olarak daha öz kaynaklarına yönelmesi, Tabata'lar almak değil de yeni Bobo'lar bulmak üzerine yoğunlaşır, Avrupa Kupaları'nı rakiplerinden daha çok önemserlerse Beşiktaş aralarından sıyrılabilir. Esasında sonuç olarak demek istediğim Beşiktaş'ın Türkiye'nin Liverpool'u olmaya çalışması, ve sonucunda Liverpool'dan daha çok şampiyonluk yaşama ihtimalleri daha yüksek olacaktır. Sistemin 3. parçası olmaktan çıkabilmek ligdeki başarıdan çok Avrupa'dan geçer, bakınız Galatasaray'a

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder