27 Şubat 2010 Cumartesi

BOMBA İDDAA KUPONU - 28 ŞUBAT 2010 PAZAR KUPONU


327 ---Manisa-Diyarbakır-------İ.Y0-------------------1.8---------banko
347--- Hannover- Wolfsburg-----2----------------------1.75-------banko
374---Sevilla-At. Bilbao----------1----------------------1.45-------banko
325---Gaziantepspor-Eskişehir---0/2-------------------6.25-------sistem
334----İsbBş. Bld-Fenerbahçe----1---------------------3.6---------sistem
345---Udinese-İnter-------------H(0)------------------3.4---------sistem
sistem:2-3

26 Şubat 2010 Cuma

Sergen Yalçın Bari Şu Formanı Sakla


Dün gece Ntvspor'da Galatasaray - Atletico Madrid maçının yorumlarını dinliyorum. Bu kadar yetenekleri var olan bir futbolcuyken hiç istikrar sağlayamamış Sergen Yalçın konuşuyor ve diyor ki " Galatasaray'ın pozisyonu penaltı ama orada madem penaltı var Caner topa niye vuruyor? "

Benzetme olarak da ikili mücadelelerde penaltı olabilecek pozisyonlarda yıkılmayan atak yapan oyuncunun penaltı alamadığına işaret ediyor. Parea topu elle kontrol ediyor, top Caner'in önünde kalıyor , kaleci ile karşı karşıya kaldığında topa vurmamalıymış. Böyle saçma yorum duymadım. O topa vurmazsın, görmeyecek hakem o penaltıyı da vermez, çık işin içinden. Akşam kolutuğunda o topa vuracaksın dersin, öteki der Caner satılık mı? Hakikaten eleştirmek için eleştiri getiriyor. Suçlu Rijkaard 'mış. Ortada istenilmeyen bir sonuç var, elbetteki bunda bir payın da Rijkaard da olması normal. Dos Santos'u Beşiktaş ve Atletico maçlarında oynatmayacaksa niye alınmış? Yanlış transfer yapılmış olabilir, bu Rijkaard'ın da hatası olabilir yönetimin de. Bundan dolayı Dos Santos oynayacak diye bir kural yok. O ister çünkü Beşiktaş maçı daha kolay hale getirsin

Bir de ikide bir söylediği birşey var. Arda yıldız değilmiş. Sen güya yıldızdın da Beşiktaş'ın sadece 100. yıldaki şampiyonluğunda ciddi bir payın var. Arda şimdiden şampiyonlukların yıldızı, Galatasaray'ın takım kaptanı olmuş. Dün yıldız değil dedin çocuk Keita'nın golünde orta yapmadı, resmen pas verdi. Yani o topu bana da atsa kafama çarpar yine gol olur bu pozisyon

Artık yorumcuysan şu Beşiktaş formanı dışarıdan gözükmeyecek şekilde ört bence.

25 Şubat 2010 Perşembe

Eyvah Bizim de Bir Guizamız Var !


Galatasaray bu gece Avrupa Ligi'ne veda etti veda etmesine de benim kafayı taktığım esas nokta Dos Santos. Hani Fenerbahçe Bursaspor'a 2-3 yenildi sanki bütün suçlu Guiza'ymış gibi herkes ona yüklendi. Ben de bir Fenerli nasıl Guiza'ya taktıysa aynı şekilde Dos Santos'a kafayı takmış durumdayım. Adamın 90.ncı dakikada girmesi beni ilgilendirmez, o iyi durumda olsaydı zaten Rijkaard onu oynatırdı. Ya arkadaş sen ne iş yaparsın, sen topçu musun yoksa bize piyangodan mı çıktın. Valla Guiza 'dan beter kimse farkında değil. En azından Guiza toptan kaçmayıp , yuhalanma uğruna çabalayıp durup gol kaçırıyor. Orta saha oyuncusuysan şu takıma en azından atağa çıkarken bir yardımcı ol. Yok ben orta sahada oynayamam ilerde beklerim diyorsan mahallede oynayan çocuklar gibi öyle yap, ileride bekle belki gol kaçırırsın onu da yapmıyorsun. Caner oyundan atıldığında Galatasaray 10 kişi kalmadı ,9 kişi kaldı. Çok şükür ki kökün bizde değil , sene sonunda yolun açık olsun, hadi yavrum anca gidersin.

edit: Ya arkadaş şu bloğa maçla ilgili bir resmini koyacağım, adam sanki oynamamış gibi adamın resmi de yok...
en azından hala sevgilisimidir bilmem ama bari sevgilisinin resmini koyayım da yorum boşa gitmesin

Türk Hakem Şart Yoksa Avrupa Ligi Bitmez




Galatasaray bugün Avrupa Ligi'ne veda etti. Bazı şeylere yazık oldu demeyi gönül çok istiyor ancak söylecek söz kalmadı. Galatasaray ev sahibi olduğunu hiç hissetiremeden bu kupadan elenmiş oldu. Maçın ilk yarısında oyun ve skor tatmin ediciyse de Elano'nun oyundan alınması maçın ilk kırılma anı oldu. Elano herşeye rağmen takımın pas trafiğini kontrol edeniydi. İkinci yarıda takımın doğru dürüst iki pas yapamamasının nedeni Elano idi. İki takımın da elde ettiği pozisyonlar vardı, her iki takım da turu geçebilirdi. Turu geçen taraf İspanyol temsilcisi oldu.


Ancak herkesin de gördüğü gibi maçın esas kopma noktası 79. dakikadaki Parea'nın Canerle girdiği poziyonda topu elle kontrol etmesine rağmen hakemin devam ettirmesiydi. 2 dakika sonrasında da Caner'in yaptığı arkadan müdahele ile kırmızı kart görmesi otomatikman Galatasaray'ın da takım olarak kırmızı kart görmesine neden oldu. Bu penaltıyı hiç bir hakemin görmemesi bu maçın en ilginç olayıydı. UEFA bir uygulamaya gitmiş sahanın out çizgisi kenarlarına birer tane hakem dikmiş. Bence az koymuşlar şöyle 5-10 tane hakem koyacaksın ki ortada bir pozisyon olduğu zaman hakemler otursun tartışsınlar karar versinler. Bu uygulamanın bir cacık olmadığının en büyük kanıtı bu geceki maçtı. Hani ülkemizde diyorlar ya Avrupa 'dan hakem getirelim diye, ben de diyorum ki Türkiye'den hakem getirsinler yoksa bu Avrupa Ligi bitmez.

Esas Efsane Ertuğrul Sağlam'dır




Bursaspor, bu sefer Kadıköy Şükrü Saraçoğlu'nda Fenerbahçe'nin kabusu olmayı başardı. Kupada da karşılaşan iki takımın ilk maçta Fenerbahçe 'nin 3-0 lık galibiyeti, Fenerbahçe'ye rövanşta aşırı rahat ettirmiş, bu az daha kupadan elenmelerine sebep olacaktı. 3-0lık skoru yakalayan Bursaspor, son dakika da Guiza'dan yediği golle turu bırakmak zorunda kalmış, Fenerbahçe kabustan uyanmıştı. Ancak lig mücadelesinde kabustan uyanamadı. Bu sefer de 2-0 öne geçen Fenerbahçe , Bursaspor'un gazabına uğradı. 2-0 dan 2-3 yenilen Fenerbahçe taraftarı kime faturayı çıkaracağını bilemedi. Önce Guiza sonra da Daum'a yüklendiler. Bursastore da bu zaferi paraya dökmeye karar verdi. 23 liradan çıkarttığı iki t-shirt le hem Fenerbahçe'yi hem de Beşiktaş'ı madara etmeye devam ettiler. OyunbOZAN ve 2 AVANS 3 TE BİTER tshirtleriyle eğlencelerine kavuştular. Bursaspor en sonunda kendisine yakışır bir yerde lig bitirmeye yakın gözüküyor. Teknik direktörlerin etkisinin ne olduğu tartışılır durulur, ancak Ertuğrul Sağlam'ın Bursaspor'u şahlandırışına dikkat edilecek olursa Ertuğrul Sağlam şu anda en gelecek vaad eden Türk antrenör olmaya devam edecek gibi duruyor. Tahminim o dur ki sezon sonunda Bursalılar Ertuğrul Sağlam amblemli tshirtlerle gezecektir. Bursa'da gerçek bir efsane doğuyor o da Ozan değil, Ertuğrul Sağlam'dır

24 Şubat 2010 Çarşamba

Leighton Meester Gossip Girl
















25 ŞUBAT 2010 GALATASARAY - ATLETİCO MADRİD İDDAA ANALİZİ


Galatasaray evinde çok kritik bir maça çıkıyor. Pazar günü İnönü Stadı'ndan 1 puan çıkaran sarı kırmızılılar bu kez Ali Sami Yen'de Atletico Madrid karşısına çıkıyor. Galatasaray'da sakatlar can sıkmaya devam ediyor. Beşiktaş maçında sakatlanan Arda'nın oynayıp oynamayacağı henüz belli değil denilse de bu maçta görev alacağını düşünüyorum. Agüero'nun oynamama ihtimali ve Emre Güngör'ün nükseden ağrılarınan dolayı Servet'in forma giymesini bekliyorum. Galatasaray'dan yine kontrollü bir oyun bekliyorum. Yenilecek bir golün çıkarılması zor çıkacağı için geçen iki maçtakine yakın bir diziliş bekliyorum. Rijkaard, ev sahibi olmasından ötürü eninde sonunda gol atmayı planlıyordur. Galatasaray ligde evinde oynadığı maçlarda 11 maçta 8 galibiyet 3 beraberlik aldı. Bu sezon Avrupa Ligi'nde evinde oynadığı 6 maçta 5 galibiyet 1 beraberlik almış durumda. Şampiyonlar Ligi'nde grubunda deplasmanda oynadığı maçlarda Porto'ya 2-0, Chelsea'ye 4-0 yenilen İspanyol temsilcisi, deplasmanda aldığı tek puanı Rum takımı Apoel'den almış durumda. La Liga'da oynadığı 12 deplasman maçında 2 galibiyet 3 beraberlik 7 mağlubiyet almış durumda. Galibiyet aldığı iki takım var. Birisi Valladolid, diğeri de Xerez. La Liga'yı takip edenler bilir ki Xerex açık ara lig sonuncusu, Valladolid de ligde sondan üçüncü ve ev sahibi performansı da ligin sondan üçüncüsü durumunda. Özet olarak deplasmanda etkili bir sezon geçirmiyorlar. Galatasaray ne yapması gerektiği açık kontrollü oynayacak, rakibe açık alan bırakmayarak oynamaya çalışacaktır. Bu sebeplerden ötürü Galatasaray'ın galibiyetini öneriyorum . Oranı 2, oran yükseltmek isteyenlere de Galatasaray'ın 1 farklı galibiyetini öneriyorum . Handikap 0 seçeneğini işaretleyenler 4 gibi güzel bir orana da sahip olacaklardır.
562----Galatasaray-Atletico Madrid--------h(0)--------4------------Atletico 1 gol önde başlıyor

Fenerbahçe- Lille İddaa Analizi


Fenerbahçe ,kötü bir dönemden geçiyor. Aldığı kötü sonuçlar, Bursaspor maçında Guiza ve Daum'un yaşadıkları bu maça olumlu yansıyacaktır. Fenerbahçe'de bu maçın kilit maç olduğunu düşünüyorum. Bu maçta alınacak bir galibiyet Bursaspor,Manisaspor maçlarını unutturacaktır. Guiza'nın taraftarla barışmasına yol açacaktır. Alınacak bir mağlubiyet ise Fenerbahçe'ye ligde de olumsuz yansıyacak. Her iki takımın da eksikleri göze çarpıyor. Andre Santos'un cezalı oluşu, Wederson, Mehmet Topuz, Devid, Özer, Cristian 'ın sakatlıkları handikap olarak gözükse de ben bu kadar olumsuzluklara rağmen Fenerbahçe'nin maça hızlı başlayacağını düşünüyorum. Fenerbahçe bu tür zor durumları seven bir takım.
Lille takımı ligde oynadığı 12 deplasman maçında 5 galibiyet,2 beraberlik 5 mağlubiyet almış durumda. Avrupa Ligi'nde oynadığı 5 deplasman maçında 3 galibiyet 2 mağlubiyet almış durumda. Yenildiği iki takım Valencia ve Genoa.
Lille'de Gervinho , Debuchy, Hazard ve Melo'nun eksiklikleri Lille takımını etkileyecektir. Lille takımı Fenerbahçe'nin aldığı sonuçların , yaşanan olayların etkisinde kalırsa hata yapar. Fenerbahçe seyircisinin desteği ile maça hızlı başlar. En azından maçın ilk yarısını Alex ve taraftar desteği ile önde kapatır.Oranı 2.35
568 fenerbahçe-lille--------------İY1--------------2.35

22 Şubat 2010 Pazartesi

İbrahim Üzülme


Ya ben bu adamı çok seviyorum. Adam teknik bir oyuncu değil ama çok çalışkan ve bir o kadar da komik. Beşiktaş'ta futbolcu olsam İbo ile takılırdım. Adamın mimikleri ,hareketleri, açıklamaları bir sit-com karakteri olacak ölçüde. Dünkü Galatasaray maçında Keita'ya elinin tersi ile yüzüne vuruyor( ki bu İbrahim oynama stili, rakibi tutarak topla ilerleyip sanki adam itmiş gibi kendini yere bırakma) , sonra kendini yerden yere atıp ben bişey yapmadıma getirmeye çalışıyor. Yine dünkü maçta maçın sonlarına doğru Galatasaray out çizgisinde Mehmet Topal'la bir mücadeleye giriyor. Mehmet faul yaparak/ yapmayarak topun İbo'dan dışarı çıkmasını sağlıyor. O sırada kamera İbo'yu zoomluyor, İbo'nun kaşlar ahengle inip kalkıyor. Takım arkadaşlarının mücadelesinin yeterli olmadığını devamlı medya aracılığıyla söylüyor, yetenek olarak olmasa da ruhu ile Beşiktaş'ın kalbi olacak. Ola ki teknik direktör olursa Yılmaz Vural'a rakip bir genç teknik adam geliyor diyebiliriz

Bari Rijkaard'ın Hakkını Verin


Klasik Türk medyası ünlü bir futbolcu/teknik direktör gelince önce över sonra sövmekten beter eder. Gerets, Del Bosque, Skibbe, Zico , Rijkaard ve diğerleri önce iyi denir sonra teknik adam bile olmadığı söylenir. Adam La Liga 'da ,Premier Lig'de olsa onları örnek gösterirler, iş adam Türkiye'ye gelince değişir. Rijkaard bu söylediğim diğer teknik adamlardan daha da iyi , daha geniş perspektife sahip, henüz kariyerinin ortasına bile gelmemiş, gerek futbolculuğunda gerek teknik adamlığında çeşitli başarılara imza atmış. Ne Zico ne Gerets ne de Daum kadar sabit oyun planını uygulayan bir isim. Maça göre taktik, maça göre strateji, maça göre oyuncu seçimi hepsi Rijkaard'da . Dün Barış ile dinamik orta saha anlayışını ortaya koyan, şu anda Türkiye'nin en iyi stoperi Servet'i bile yedek kulubesine çekebilecek cesarete sahip birisi. Geldiği zamanki kadronun içeriğinden ötürü Gökhan Zan- Servet Çetin ikilisini oynatan Rijkaard yeri geliyor Emre - Neill ikilisine de şans vermesini biliyor. Kadroda çeşitlilik sağlandığı zaman 2 santrofor ile maça başlayacağı günler de gelecek. Atletico Madrid maçının skoru ne olursa olsun Rijkaard'la yola devam ...

Denizli'nin Galatasaray'ı Yenecek Cesareti Yok


Dünkü maç için söylenecek çok söz yok aslında. Çoğunluğun beklentileriyle bitmeyen ancak benim için beklentimin çok ötesinde olmayan bir maçtı. Galatasaray'ın İnönü'den puan çıkaracağını hatta galip geleceğini düşünüyordum. Ama bu değildir ki Galatasaray oyunu kontrol edecek, Beşiktaş'ın üzerine saldıracak....

Galatasaray deplasmanda oynamanın, 2 gün öncesi ve 4 gün sonrasını düşünerek oynayacağının farkındaydım. Galatasaray devre arasında bir şeyi çok iyi yaptı. O da Neill transferiydi. Eleştirenlerin temel dayanağı milli takımda oynayan/oynayabilecek 4 stoperin varken niye 5. stoper transfer edildiğiydi. Galatasaray'ın ilk devre yaşadığı büyük maçlardaki handikapını Neill'le aştı. Neill'li Galatasaray savunma bloğunun yaptığı hatalardan gol yeme alışkanlığını aza indirdi. Artık hücum elemanlarının çeşitli olmayışı, daha dişli rakiplerle oynanacak bir döneme girilirken Galatasaray kontrollü oynamayı da becermeye başladı. Bu takımın Atletico maçında da değindiğim gibi gol yedirmeye en müsait adamı Leo Franco olduğu kesin. Herkes yine çıkardığı bazı toplardan bahsedebilir, yine söylüyorum ki Galatasaray'ın kalecisi bunları zaten kurtarması gerek. Yenilen gol yine bir Leo klasiğiydi, uzaklaştırılamayan bir top ve top ağlarda...
Galatasaray'ın bir diğer öne çıkan adamı Elano'ydu. Elano , Lincoln veya Hagi tarzında bir oyuncu değil. Çalım atarak, göze hoş gelen paslar atarak oynayan biri değil. O biraz daha pas alışverişini gerçekleştiren , savunmaya da katkısı olan tam bir orta saha oyuncusu. Galatasaray'ın gelişen ataklarında sadece geriye dönerek ve yana oynarak değil de ileride oynamayı becererek, akılcı ara paslarıyla hücumu zenginleştirmeyi bildi.


Herkes kaliteli bir derbi maçı izlediği fikrine kesinlikle katılmıyorum. Al birini vur ötekine gibi oynadılar. İkisi de kontrollü, bol pas hatalı, ama mücadeleci bir oyun ortaya koydular. Dün Rüştü'nün performansı, Galatasaray'da Emre - Neill performansları bu kadar iyi olmasa İnönü'de bol gollü bir karşılaşmada izleyebilirdik.


Dünün hakemi Fırat Aydinus'un maçı genel olarak iyi yönettiği kanısındayım. Tartışmalı pozisyonlar vardı. Bunlardan en akılda kalanı Holosko'nun kafa vuruşunda topun çizgiyi geçip geçmediğiydi. Bizim seyrettiğimiz birçok açı bizi yanıltır. Kale arkasındaki kameraya göre gol, kaleye cepheden bakan kameraya göre gol değil derken lig tv'nin piero cihazının yaptığı ölçümde %75'nin çizgiyi geçtiği,ancak golün geçerli olması için %100 'ünün geçmesi gerekiyordu. Hakemin bu kararı doğru gözüküyordu. Bir diğer İbrahim Toraman 'ın güreşçi edasıyla Mehmet Topal'ı düşürdüğü pozisyon %100 penaltıydı,bu pozisyon es geçildi. Diğer bir pozisyon da Keita'nın İbrahim Üzülmez'e attığı dirsek de kırmızı karttı. Ancak işin bir de öncesine bakmak gerek devamlı iterek oynayan bir İbrahim Üzülmez, Keita'nın suratına kasıtlı olarak elini geçiren bir İbrahim Üzülmez vardı. İş böyle olunca Keita'ya hak vermemek de elde değil, ilk devredeki Fenerbahçe maçında Keitayla uğraşan Roberto Carlos'un pişkinliğine dayanamayıp alenen giren Keita bu sefer akıllanıp çaktırmadan geçirdi. O zaman herkes Keita'ya kızacağına , hakemler Keita'nın pozisyonlarını daha yakından incelesin, böylelikle daha net kararlar verebilirler.


Mustafa Denizli 'nin maç sonrası “Bizim üzüldüğümüz Galatasaray’ın az da olsa sevindiği bir sonuç ortaya çıktı. Önümüzdeki haftalar çok şeylere gebe. Beşiktaş bu tempolu futbolu her hafta artıracak. Bu yarıştan asla ve asla kopmayacak. Derbiye yakışır bir mücadele oldu. Şu andaki tablonun muhafaza edildiği bir gece oldu. Her hafta ligde birçok şey değişecek” vümlesinde bir ayrıntı çok dikkatimi çekti. Mustafa Denizli'yi üzen şeyin Galatasaray'ın sevinmesi olduğu yorumuydu. Kabul etmek gerekir ki oyunu kontrol eden taraf Beşiktaş'tı ama skoru değiştirmek için herhangi risk almadan galibiyet almanın geçen sezon olduğunu unutmuşa benziyor. Forvet çıkarıp forvet alarak, kanat oyuncusu kanat alarak bu maçta alınacak galibiyet için hiçbir şeyi feda etmedi. Beraberlik yan cebimde olsun, Leo elinden kaçırır da gol atarsak kazanırız anlayışıyla Beşiktaş sadece 1 puan alır, Galatasaray da bu zorlu dönemeçte, hücumda sıkıntı yaşadığı bir dönemde deplasmanda alınan 1 puana sevinir. Doğru Beşiktaş kazanmayı daha çok istedi ancak Galatasaray'ı ya yenerim ya da yenilirim cesareti gösteremedi.

19 Şubat 2010 Cuma

Avrupa Takımı Galatasaray


Futbolda uluslararası tecrübenin ne kadar önemli olduğunu dün akşam hem Galatasaray hem de Fenerbahçe maçlarında görmüş olduk. Geçmiş senelerde böyle maçlarda maçın başında gol yediğimiz zaman maçlar farka gidiyordu. Artık takımlarımız da tecrübelenmişler olsa gerek oyun disiplininden kopmadan da maç götürebiliyorlar.


Dün akşam Galatasaray gol yediği zaman dilimi de dahil olmak üzere gayet sakin oynamaya devam etti. Galatasaray da Atletico Madrid de pozisyonlar buldu. Galatasaray geride sabit adamlar bırakarak rakibe geniş alan bırakmamayı başardı. Galatasaray 'ın hücum bölgesine Arda, Keita ve zaman zaman da Elano ve Mustafa Sarp ile geldi. Forvetsiz Galatasaray olmasaydı bu maçta daha etkin bir Galatasaray seyredebilirdik işin doğrusu. Keita 'nın driblingleri , süratli futbolu Türkiye'de yeterince açık alan bulamasa da dünkü maçta çok işe yaradı.


Galatasaray'ın en sorunlu adamı Dos Santos olarak gözüküyor. Bu çocuğun ne yapmaya çalıştığı belli değil. Hücumda toptan kaçıyor, savunmaya yardım etmiyor. Sorumluluk alma isteği neredeyse sıfır. Galatasaray'da Arda,Elano ,Keita defanstan top taşıyor, pas atacak adam arıyorlar, Dos Santos ileri köşede bekliyor. Ayağına top geliyor, taç çizgisinin kenarında topu geri arkadaşına veriyor. Bunun anlamı teknikten öte bir vaka. Sorun psikolojik, kendisinin de dediği gibi özgüven eksikliği kesinlikle var. Fiziksel olarak yeter durumda olduğunu Rijkaard'ın oynatma ısrarından anlıyorum. Galatasaray bu çocuğu kiraladı ama Galatasaray 'ın istediği hazır adam bu değil. Galatasaray kiralık bir oyuncu hazır duruma getirecek ne yetiştirme yurdu, ne de onun psikolojisini düzeltecek rehabilitasyon merkezi...Yenilen gol güzel bir gol,güzel olmasına güzel de gol resmen geliyorum dedi. Atletico'nun duran toplardan etkili olduğu sahip olduğu futbolculardan belli, diyelim ki haftasonunda Barcelona'ya attıkları golü izlemedin, geçen sezon ki takım arkadaşlarının idmanlarda nasıl topa vurduklarını da mı bilmiyorsun, hadi onu da geçtim insan kendini bilmez mi? 2 kişilik barajın az geleceğini , kalede nasıl ,nerede durması gerektiğini benim anlatacak halim yok. Yaş olarak yeterince büyük sayılmam ancak çocukluğu gençliğinde kalesinde Taffarel'i Mondragon'u gören ben Leo Franco'ya da bir türlü ısınamadım. Dün çıkardığı bir kaç pozisyon vardı ancak Galatasaray'ın kalecisi olacak kişi onları zaten kurtaracak, böyle abuk sabuk goller yemeyecek. İnanıyorum ki sezon sonunda bununla yollar ayrılacaktır.


Maçın iki tane kırılma noktası vardı, biri onların topunun direkten dönmesiyle o anda değişen kazanma inancı, diğeri de çok iyi toplar çıkaran De Gea 'nın yerine Asenjo'nun kaleye geçmesiydi.


Herşeye rağmen dünkü oynanan futbol Rijkaard'ın eseriydi, kimisi ona teknik direktör değil gözüyle baksa da Antalya maçında Servet'i forvete alması , gerektiği yerde cesur kararlar alması onun Galatasaray'a bakış açısını gösteriyor. Galatasaray'ı hakettiği yerlere getirmesi zor olmayacaktır.


17 Şubat 2010 Çarşamba

Guus Hiddink ile Değişim Şart


Dün gece anlaşıldığına dair haberler kol geziyordu fakat bugün öğlen saatlerinde Türkiye Futbol Federasyonu da Guus Hiddink ile resmen anlaşıldığını açıkladı. 2 yılı opsiyonlu 4 yıllık anlaşmaya varılması belki de 2014 Dünya Kupası Elemeleri'ne de Hiddink'in çalıştıracağı anlamına geliyor.
Açıkçası herkes bir an önce açıklanmasını istiyordu. Avrupa Şampiyonası Elemeleri için grubumuz belli olmuş , ancak hiç kimse yorum yapamıyordu. TFF de hiç işi aceleye getirmeyerek en iyisini yapacağız mesajını vermişti. Hakikaten TFF , A Milli Takım için getirebileceği en iyi yabancı hocalardan birini , belki de en iyisiyle anlaşmış oldu. Anlaşma 1 Ağustos'tan itibaren geçerli olması bizim için vakit kaybı anlamına gelse de eminim ki yeni teknik adamımız oynayacağımız hazırlık maçlarını takip edecektir. Yani ortalama bir Avrupalı teknik adamla anlaşsak sonumuz iyi görmezdim . Burada bahsi geçen isim Hiddink ise benim için akan sular durur.
Hiddink'i zorlu bir dönem bekliyor. Son bir-iki yıldır istenilen düzeyde genç futbolcuların çıkmaması , çıkanların yeteri kadar takımlarında oynayamamasından dolayı değişime ihtiyacı olan Milli Takım'ın önündeki en büyük engel olarak gözüküyor. Hiddink dönemi değişim dönemi olması gerek. Bu milli takımda Rüştü, İbrahim Üzülmez, Gökhan Zan , Aurelio , Gökdeniz Karadeniz gibi isimlerden artık sıyrılmamız gerek. Umarım tecrübeli olan oyuncularımızın yanına takımlarında forma giyen genç futbolcularımızı da değerlendirilir.

16 Şubat 2010 Salı

Trabzonspor Taraftarına , Yönetimine Bir Şenol Güneş Ricası


Bu ülkede değeri bilinmemiş , hep gözardı edilmiş antrenörlerden biri Şenol Güneş'tir. Adam Trabzonspor'un yıllarca kalesini koruyup, rekor süreyle 1112 dakika kalesini gole kapatmış bir kalecidir. Trabzonspor'un başında teknik adamken şanssız şampiyonluklar kaybetmiş birisi olarak sabredilmeyip hep gönderilmiş. Türkiye Milli Takımı'nın en büyük başarısının altında onun imzası var. Biz kıymetini bilmedik ama 2002 yılında UEFA yılın teknik direktörü seçti. Basının sivri kalmeleri karizması yok, giyinmeyi bilmiyor deyip eleştirip durdular. Bir gün olsun fair playe uymayan bir konuşması, davranışı görülmedi. Türkiye'de 3 büyük kulüpten herhangi biri ona kapıyı açmadığından adam kendini Kore'de buldu. FC. Seoul takımıyla başarıdan başarıya koştu . Trabzonspor agudik bugudik teknik direktörler getirdikten sonra yine onu tercih etti. Nasıl olsa istediğimiz zaman gelir, istediğimiz zaman gider anlayışıyla getirilmekten kurtulamamıştır . Tahminimce yine tazminat maddelerinin düşük tutulduğu bir sözleşme ile gelmiştir. Bu adam hala profesyonelliği öğrenemediği için Trabzonspor işine geldiği zaman yollamasını bilir. Olan hem Trabzonspor'a hem de Şenol Güneş'e olur. Aralık ayında geldiğinden beri Trabzonspor olumlu işler yapıyor. 2010 senesine girdiğimizden beri mağlup olmadı. Sanki Umut Bulut, Alanzinho bir başka oynuyor. Umarım alınacak üstüste 2-3 mağlubiyetle yollanmaz. Bu sefer Sadri Şener yapmasın etmesin onu yollamasın. Şenol Güneş'in karakterine Trabzonspor taraftarı güvensin. İlla herşey iyi gidecek diye birşey olmadığını kafalarına soksunlar. Ona şartlar ne olursa olsun 3 yıl sabretsinler. Yine sabretmezlerse daha çok Hugo Brooslar gelip geçer, şampiyonluklar, şampiyonlar ligi rüyaları sürer ve rüya olmaktan öteye gidemez.

Yan Rollerin Esas Kızdan Güzel Olduğu Dizi - EZEL
















Bade İşçil ve Sedef Avcı , Cansu Dere'den daha güzel değiller mi?

Ramiz Dayıyı Görünce Jig Saw Görmüş Gibi Oluyorum







Dün akşam EZEL'i seyrederken tuhaf bir duyguya kapıldığımı anladım. Ramiz Dayı arka fondan konuşurken Jig Saw'ın " I wanna play a game" dediğindeki hissi yaşıyorum. Belki birçok kişiye Testere ile Ezel'in ne alakası var diyen olabilir. Ancak sanki müziği, ders vermeye çalışan bir amca, önce olayı gösterip sonra olayın nasıl gerçekleştiğini gösteren sahneler var. Bu kadar yanılıyor olamam.

Atletico Madrid Ne Kadar Favori ?


Oktay derelioğlu dün gece fox tv de Galatasaray’ın Atletico Madrid’i eleme olasılığını %1-2 olarak gördüğünü söyledi. Galatasaray’ın transfer yaparken UEFA Avrupa Ligi’ni pek düşünerek transfer yapmadığını görmemek elde değil. Ancak şurası da gerçek ki Galatasaray Avrupa Kupaları mücedelelerini önemser ve ona göre de oynar. Geçmişte yenilmezleri yenmedi mi? Daha geçen sezon bile kimsenin beklemediği galibiyetler almadı mı?

Tamam Atletico Madrid iyi bir marka , ellerinden La Liga’yı bu sezon kaçırmış olabilirler fakat Kral Kupasını ve Avrupa Ligi’ni çok önemsiyor olabilirler de Galatasaray , Atletico Madrid’den aşağı bir takım mı yani? Neymiş Atletico Madrid , Barcelona’yı yenmiş, Galatasaray iyi futbol oynamıyormuş. Galatasaray’ın istikrarlı bir oyun ortaya koyduğunu söylemek zor, ancak iş ciddiye bindi de mi Galatasaray bu tür Avrupa maçlarını gayet güzel oynar. Onların Agüero, Forlan, Maxi Rodriguez, Reyes gibi yıldızları olabilir . Galatasaray da Keita, Arda, Elano gibi yıldız oyunculara sahip değil mi? Galatasaray ‘dan daha mı istikrarlılar. Daha geçen sezon Atletico Madrid’in kalesini Leo Franco korumuyormydu? Rijkaard gibi bütün İspanyolların bildiği, Şampiyonlar Ligi’ni kazanmış bir hoca Galatasaray’ın başında değil mi? Avrupa’nın ve dünyanın bir çok iddaa şirketi Galatasaray’ın kupayı kazanma olasılığını daha yüksek görmüyor mu? Tüm bunların üzerine Atletico Madrid bu turu rahat geçer diyenler mi haklı çıkacak yoksa takımlarına inanan Galatasaraylılar mı haklı çıkacak bunu yakında göreceğiz.

15 Şubat 2010 Pazartesi

Atletico Madrid - Galatasaray Avrupa Kupası İddaa Önerisi


Atletico Madrid La Liga'da çok istikrarlı bir tablo çizmemesine rağmen Barcelona'yı yenerek ve İspanya'da Kral Kupası'nda finale kalarak ne kadar tehlikeli bir takım olduklarını gösterdiler. Evindeki maçlar bol gollü geçmiş olsa bile ben bu maçta her iki takımın daha temkinli olacağı kanısındayım. Ondan dolayı bu maç için önerim ilk yarı 0 biter. Oranı 2.3

Lille - Fenerbahçe İddaa Önerisi


Lille bu sene Fransa 1. Ligi'nde evinde oynadığı 13 maçta 9 galibiyet 3 beraberlik 1 mağlbiyet almış durumda. Evinde aldığı tek mağlubiyeti ligin ilk haftasında Lorient karşısında almış. Lille evinde oynadığı son 8 karşılaşmanın hepsini kazanmış durumda bu sebepten ötürü bu maçı Lille kazanacaktır. Oranı 1.85

Lille - Fenerbahçe Maçı Hangi Kanalda ?


18 Şubat 2010 perşembe günü saat 20.00 de deplasmanda Lille ile karşılacak olan Fenerbahçe'nin maçını Star Tv yayınlayacak.

Atletico Madrid - Galatasaray Avrupa Kupası Maçı Hangi Kanalda?


18 Şubat 2010 perşembe günü Vicento Calderon'da Atletico Madrid ile karşılacak Galatasaray'ın maçı 22.05 ten itibaren D-Smart'ta

Nokia 5800 XpressMusic 'i Almak İsteyenler İçin




Geçtiğimiz hafta içinde bir adet 5800 xpressmusic cep telefonundan aldım. İnternette birçok yerde cep telefonunun özelliklerinden bahsediyorum . Ben de bir kullanıcı olarak 5800 'ın özelliklerinden bahsedeceğim.

Nokia 'nın iddiası o dur ki ilk dokunmatik ekranlı müzik telefonudur. Müzik kalitesi gayet iyi ve net olduğunu söyleyebilirim. Bir şarkı çalarken denge fonksiyonu ile sesin isterseniz sağdan isterseniz sol taraftan gelmesini sağlayabilmenizin yanı sıra ses yükekliği ayarı ve stereo konumuna getirebiliyorsunuz. Stereo hoparlörler ile sıradan bir cep telefonu ile yakalayamacağınız bir ses kalitesi yakalmış oluyorsunuz. Bir yanda yemek yaparken veya yerken , yatağa geçmişken ,kulaklığı takmadan da kaliteli dinleyebilmek için gayet güzel bir sisteme sahip bir telefon. mp3, .wma, .aac, eAAC, eAAC+ formatlarında müzik oynatabilirsiniz. Birçok kaliteli mp3 -mp4 çalar da olduğu gibi ekolayzer özelliği müziği istediğiniz soundda çalmanızı sağlıyor. 3.5 mm stereo kulaklık girişi ile mp3 çalarlarınızda kullandığınız daha kaliteli kulaklıkları kullnmanızda mümkün oluyor. FM radyosu ile yolda giderken, tatilde, yemek yaparken, ders çalışırken kaliteli bir ses dinleme olanağına da sahip olacaksınız.

Bahsetmek istediğim bir diğer nokta mesajların yazma stilini kişiselleştirebilme olanağı olması. El yazısı ,küçük QWERTY klavye, Tam ekran QWERTY klavye ve alfasayısal tuş takımı seçeneklerinden biri ile mesajlarınızı hangisi daha kolay geliyorsa istediğiniz biçimde yazmanız mümkün. Belki bilmeyenler olabilir QWERTY klavye derken bilgisayarlarımızda kullandığımız harf düzenine sahip olması demek. Kullanmayan birçok kişinin merak ettiği soru el yazısı ile yazma rahat mı diye soranlar çoğunluktadır. "a " harfi yazarken biraz zorlandım, yazma stilimden dolayı "o " olarak algılıyor. Onun haricinde uzun mesajlar için el yazısı daha kolayıma geldiğini söyleyebilirim. Küçük QWERTY klavye için gözlerinizin bozuk olmaması, ellerinizin titrememesi önem teşkil ediyor. Her bir klavyeye dokunuşunuzda titreşim vererek daha kolay mesaj yazmanızı sağlıyor.

Fotograf çekim kaitesini çok beğendiğimi söyleyemem. 3.15 MP, 2048x1536 pixel olarak belirtilsede daha önce kullanmış olduğum Samsung 2 MP lik telefonumun çekim kalitesinden çok fark göremedim. Çeşitli renk modlarına sahip: normal, sepia, siyah & beyaz, negatif

Telefonu alırken 8gb lık micro sd kart veriyor olması ayrı bir güzellik olduğundan bahsetmek gerekir. Onun haricinde benim esas olarak alma sebebim olan Wi-Fi özelliği ile gittiğiniz bir cafede , restaurantta bile ücret ödemeden internet keyfi yaşamayı sağlıyor.

İnsanların birçok merak ettiği bir diğer noktada şarj süresi olsa gerek internette yazan sürelere pek inanmamak gerek. İnternette 406 saat gibi bekleme süresi yazıyor fakat bu rakamı hiç kullanmadan da yakalanabileceği kanısında değilim. Telefonun kullanımına bağlı olarak 2-3 gün sarj süresi gidiyor. Hiç bir özelliğini kullanmadan sadece konuşan bir insan bile en fazla 5 gün gider kanısındayım.

Ekranın masaüstüne çeşitli kısayollar koyarak istediğiniz uygulamayı kolayca gerçekleştirebiliyorsunuz. Bu konuda ayar yapmanız da mümkün.

Bunların haricinde meraklıları için önemli olan GPS ve Navigasyon özelliği ile gittiğiniz hiç bir yerde kaybolmazsınız.

Sim kartı takıp çıkartması çok pratik değil.Enteresan bir şekilde yana koymuşlar. Telefonu yeni almanın verdiği duyguyla incitmeden, simkart yuvasına ulaşmak çok da kolay olmadı :)

Görüntüsü oldukça hoş bir telefon, bazıları kalın buluyor olsa da bence birçok özelliği ile kalınlığını size unutturacaktır. Ekranın geniş olması özellikle internete girdiğinizde çok işinize yarıyor.

Bu telefonun hedef kitlesi tam olarak gençler olmuş. Hani bir multimedia özelliğine sahip bilgisayarlar vardır, bir de business bilgisayarlar vardır. Bu telefonda adından anlaşılacağı üzere multimedia özellikleri ile gençlerin ilgisini çekebilecek bir telefon. Fiyat - kalite performansı ile bu telefon alınmak için üretilmiş. Bu tarz telefonları hiç kullanmamış olanlar ilk başta biraz zorlansalarsalarda alışacaklarına eminim. Orta yaş üstü gruba pek tavsiye edemem.

Madrid'ten gelen sinyaller Galatasaray'ın frekansını bozuyor


Galatasaray 'ın Avrupa Ligi'ndeki rakibi Atletico Madrid gümbür gümbür geliyor. Dün akşam La Liga 'da Barcelona ile karşılaşan A. Madrid güçlü rakibini 2-1 yenerek ne kadar tehlikeli bir takım olduğunu ortaya koydu. Barcelona'yı Forlan ve Simao'nun attığı gollerle deviren Atletico Madrid'in elinde daha bir çok yıldız futbolcu bulunuyor. Özellikle Reyes ve Agüero'ya çok dikkat etmemiz gerekecek. Kral Kupasında da adını finale yazdıran ve Sevilla ile eşleşen İspanyon temsilcisi Galatasaray'a son uyarısını da yapmış oldu.

Kadrosunda birçok yıldızı barındıran Madrid ekibi bu sezon ligde istediğini elde edememiş olsa da Sevilla'nın UEFA kupasını kazanarak elde ettiği ivmenin bir benzerini sağlama peşinde. Galatasaray 'ın bu maçlarda kontrolünü yitirmemesi , ilk maçta alınacak gollü beraberlikler Galatasaray'ın turu geçmesine yeterli olacaktır. Bu maçta Keita'nın ileride oynatılmaya mecbur kalınması Galatasaray için oldukça olumlu. Sonuçta formda bir Keita kontratak futboluyla Madrid'i tek başına yıkabilir.

11 Şubat 2010 Perşembe

BEŞİKTAŞ YENİ KALECİSİNE KARŞI OYNAYACAK


Beşiktaş bu hafta deplasmanda oynayacağı Gaziantepspor maçında yeni kalecisi ile tanışacağı gelen bilgiler arasında. Litvanya milli takımının kalecisi olan Karcemarskas'ın bu hafta oynaması bekleniyor. Benim bildiğim Gaziantepspor bu maçta bu kaleciyi oynatır, sezon sonunda Beşiktaş'ın paralarını alır...

Gerisini Düşünen Beyinlere Bırakıyorum


Beşiktaş taraftarı , Yıldırım Demirören'e kızgın olmakta haklı. Yapılan transferlerden tutun da duruş olarak Demirören'e kanları kaynamıyor. En çok da "Antep'e Başkan Olsana" diye takılıyorlar. Herkesin bildiği kadarıyla Gaziantepspor İsmail ile Tabata'nın transferinden dünyanın parasını götürdü diyebiliriz. Gaziantepspor bu paraya pekala da Kewell + Elano transferini gerçekleştirebilecek bir maddi güce ulaşmış olması gerek. Ancak o çapta gelen giden yok,onun haricinde bütçe yine de soru işaretlerine bulanmış durumda Antep bu sezon güya zirveye oynayacaktı yine kayıp. Murat Aksu , Seçim öncesi Mali Kurul'da ibra etmedi, bunu diğer Beşiktaş 'ın büyük adamları da biliyor ancak olayın örtbas edilmesi daha kolay olurdu, öyle tercih ettiler.


Bugün ajansspor.com 'da bir haber ilgimi çekti. Bu yazıyı da ondan dolayı yazıyorum. "Gaziantepspor mali kongresini değerlendiren Gaziantep Büyükşehir Belediyespor eski Başkanı ve Sahan Restoranlar Zinciri Yönetim Kurulu Başkanı Tahir Tekin Öztan "Takımımızın 2009 yılında 48 milyon 177 bin lira gelir, 46 milyon 928 bin lira gider olmak üzere bütçesinin 1 milyon 900 bin lira fazlalık verdiği, 28 milyon lira ticari alacağının olduğu, bu yılın bütçesinin de 7 milyon TL açık vermesinin beklendiği ifade edilmiştir. Ancak bütün bu hesap kitap alt alta konulduğunda Tabata ve İsmail' den gelen 29 milyon TL ve federasyondan gelen 19 milyon TL'nin nerede olduğu bilinmemektedir......"





Yani Gaziantepspor 29 trilyon sadece iki futbolcudan gelir elde etmiş; ancak gelir gider dengesi neredeyse denk. Her sene Beşiktaş'a bu kadar pahalı futbolcu satamazsın. Zaten Galatasaray ve Fenerbahçe bu paraları bu futbolculara vermez. Yarın öbür gün böyle Beşiktaş'a futbolcu satamazsan halin Malatyaspor'dan , Kocaelispor'dan beter olur. Gerisini düşünen beyinlere bırakıyorum...

ANTALYA MAÇININ DİKKAT ÇEKENLERİ - DİĞERLERİ


1- NECATİ ATEŞ: Galatasaray’dan ayrıldıktan sonra toparlayabileceğini düşünmüyordum. Dün maçtaki hırsı , fizik durumu gayet iyiydi ve Galatasaray’ı yıkan isim oldu. her şeye rağmen Galatasaray’dan ayrılmasının vakti gelmişti, şeriatın kestiği parmağın acıtmayacağının o da farkında…
2- FRANK RİJKAARD: Maça takımı çok iyi motive etmişti. Yenilen gollere de müdahele edecek hali yoktu. Galatasaray’ı rakibe mahkum oynatmadı. Bir de Dos Santos’u hazır olmadan ilk 11 de oynatma inadından vazgeçerse daha iyi olacak.
3- BÜNYAMİN GEZER: Genel olarak iyi maç yönetti. Ancak Ömer’e eyyam yaptığı için yaptığı bütün doğrular bir anda siliniverdi. Geçen sezonki Antalya maçında da aynısı olmuştu. Ömer bütün maçı mahveder, uzatmalarda göstermelik bir sarı kart gösterilir. Artık hakemlerimiz bu huylarından vazgeçseler iyi olur
4- EMRE ÇOLAK: İkinci yarıda oyuna dahil olan genç futbolcu Galatasaray forması altındaki en iyi oyunlarından birini oynadı. Attığı golün haricinde verdiği paslarla önümüzdeki hafta oynanacak maçlarda ilk 11 de oynaması çok muhtemel.
5- ELANO BLUMER: Bu adam gittikçe Galatasaray’a ısınıyor. Rijkaard bu adamı küstürmese iyi olur.

ANTALYA MAÇININ DİKKAT ÇEKENLERİ - 2 - ABDULKADER KEITA


Ne oluyor bu adama? Bunun ilacı Rijkaard’da acil çözülmesi gereken bir vaka .

ANTALYA MAÇININ DİKKAT ÇEKENLERİ - 1 - ÖMER ÇATKIÇ







Ömer bir zamanlar , Gaziantepspor’da oynarken çok sempatik gelirdi. Onu Barthez ' e benzeyen saç traşından dolayı ayrı bir sevmiştik. Ta ki geçen sene Ali Sami Yen’de oynadığı maça kadar. Devamlı vakit geçirmeye çalışma , sahada bundan dolayı yaşanan tartışmaların kahramanı olmalar. Tribünleri galeyana getirdi, tribünler küfürler etti. Sonra Galatasaray taraftarı suçlu oldu. Tribünlerde küfür olmasın diyen yazarların Ömer gibilere bir şey dememesi insanı deli ediyor, anlaşılan o ki Ömer geçen sene yaşananlardan ders almamış, tribünler de ona deli olmaya devam etti.

SKOR YETERSİZ, RUHUN YETER!


Galatasaray , Antalyaspor’u 3-2 yenmesine rağmen ilk maçta aldığı 2-1 lik mağlubiyetten dolayı Türkiye Kupası’ndan elendi. Türkiye Kupası’ndan elenmek Galatasaray için daha hayırlı oldu. Bu kadar sakatların bulunduğu, kadronun dar olduğu, yeni sakatların eklenme potansiyeli olan bir kupadan elenmek Galatasaray için daha iyi olmuştur. Sonuç olarak Türkiye Kupası Galatasaray’ın esas hedefi olmamalıdır. Türkiye Kupası’nın yanında bir TSL şampiyonluğu olmadıktan sonra Galatasaray için bir anlam ifade etmiyor.

Galatasaray’ın dün oynamış olduğu maç izleyenlere büyük keyif verdi. Maçın heyecanından olsa gerek maçın spikeri Okay Karacan Antalyaspor’a ikide bir Ankaraspor dedi. İki de bir de yönetmenden ikaz aldığından düzeltmek durumunda kaldı. Ömer ağabeymiz de Okay’a Okan demekten kendini alamayarak Okay’a ayak uydurdu.

Dünkü maç öncesi beklentim doğrultusunda bir maç gerçekleşti. Rikaard’ın bu maçta oyuncularını daha yüreklendirerek oynatacağını tahmin ediyordum. Bu maçta da Galatasaray orijinal santroforları olmamasına rağmen gole yönelik oynaması çok olumluydu.

Galatasaray’daki en büyük problem orta sahada yaşadığı verimsizlik.. Kaçak güreşen pehlivan yenilmeye mahkumdur. Yenilen ikinci gol Galatasaray orta alanının hediyesidir. Buna dikkat etmek gerekir.

10 Şubat 2010 Çarşamba

Yılmaz Vural Fıkrası


Yılmaz Vural , x takımının başında Galatasaray'ı yener

- "Galatasaray'ı bana verseler , 3 yıl üstüsteTSL şampiyonluğu, 3 yıl üstüste Türkiye Kupası ve 3 yılın içinde Şampiyonlar Ligi Kupası vaad ediyorum,."

Yılmaz Vural, x takımının başında Beşiktaş'ı yener

-" Beşiktaş' bana verseler , 3 yıl üstüste TSL şampiyonluğu, 3 yıl üst üste Türkiye Kupası vaad ediyorum."

Yılmaz Vural, x takımının başında Fenerbahçe'yi yener

- " Fenerbahçe'yi bana verseler, 2 yıl üstüste TSL şampiyonluğu vaad ediyorum."

gazeteci:" Beşiktaş ve Galatasaray için 3 yıl üstüste TSL şampiyonluğu , Türkiye Kupası vaad ettiniz. Hatta Galatasaray için Şampiyonlar Ligi'nde kupa vaad ettiniz, Fenerbahçe için de bunları vaad edecekmisiniz?"

-Yılmaz Vural: " Bunları ben bile vaad edemem."

Yılmaz Vural Seyahat Acentesi - İtina İle Küme Düşmekten Kurtarılır


Yılmaz Vural'ı tanıdığımda küçüktüm . Gaziantep'te gittiğim ilk maçlardan biriydi, Antep'in Antep olduğu zamanlardı, takımda kaleci Metin, Kolubali,Kompelalar falan vardı. Televolenin de televole olduğu zamanlardı. Kompela 'nın Televole'de çiğ köfte partisini kim unutabilir. Takımın teknik direktörü Yılmaz Vural'dı. Maraton tribününde millet maçı izliyor, ben Yılmaz Vural'ı...


Yılmaz Vural saha kenarında futbolcularına bağırıyor, istediklerini yapmadıkları kendini yerden yere vuruyordu. Yedek kulübesinin önündeki çimleri kopartmaya devam ediyordu. Daha sonra bir nevi yurt gezisi yaparak birçok takımda daha izleme şansı bulduk. O kadar il var ki görev yaptığı Malatya, Bursa , Gaziantep, Eskişehir,İstanbul, Trabzon, Ankara, Konya, Çanakkale, Denizli, Diyarbakır, Adana, Rize , Antalya, Manisa ve Kocaeli ...


24 senelik teknik adamlık yaşamında 16 şehir dolaşmış birisi olmasının nedenleri arasında farklı kişiliği, takımların sabredememesi, ilk başta şevk ile çalışan futbolcuların sonradan boşlaması gibi sebepler yer alıyor.


Kimilerinin çok küçümsediği, benim de tuttuğumun takımımın başına pek geçmesini istemediğim tüm bunlara rağmen onu görmekten zevk aldığım futbol insanıdır kendisi. Esasında çok küçümsenecek bir kariyeri yok değil. Çok sayıda takımı küme düşmekten alıp ligde bırakmış bir teknik adam olmasının yanı sıra 1993 Köln Spor Akademisini ”iyi” not ortalaması ile bitirmiştir. Tam anlamıyla kariyer peşinde koşmuş birisidir. 1982 yılında iyi bir teknik adam olabilmek için Almanya'ya dil kursuna gidecek kadar azimli bir insandır kendisi. Bugün yurtdışına futbolcular yolluyoruz, bunlardan kaçı gittiği ülkenin dilini ana dili gibi biliyor?

Birçoğu ya hiç bilmiyor, ya da karın doyuracak kadar yabancı dili var. O da bu mesleğe atılırken hedef olarak üç büyük takımı çalıştırma, milli takım antrenörü olma gibi hedefler seçmiş bir insanı alaya almak , pek doğru olmaz.


Kariyerinde yönettiği takımlardan üçünü bugünkü Süper Lig'e çıkma başarısı göstermiştir ( Eskişehirspor, Sarıyerspor, Antalyaspor) . Tüm bunlar küçümsenecek başarılar değil elbette. O biraz daha ağır abi kıvamında olsaydı, şovmenlik yapmasaydı, devamlı ön plana çıkmaya çalışmasaydı o zaman da bu satırları yazmaz, Yılmaz Vural olamazdı.

9 Şubat 2010 Salı

Aziz Yıldırım Kendisini Neyin Beklediğinin Farkında Değil !


Aziz Yıldırım, Akşam Gazetesi'ne verdiği röportajda "Lükse kaçtılar, ihtiyaçları olan yere adam transfer etmediler. Şimdi golcüleri yok." demiş. Acaba Galatasaray hangi mevkiye adam alması gerekiyordu?


Devre arasından önce Galatasaray hangi mevkilere adam alması gerekir denildiğinde büyük çoğunluk Gökhan Zan'ın performansından memnun olmadığı için stoper alınması gerektiği söyleniyordu. Gökhan Zan , Beşiktaş'taki performansının üzerine koyamaması , Servet ile savunmayı yeterince ağır kalmalarından ötürü Galatasaray stopere Lucas Neill'i transfer etti.


Galatasaray'da bir iyi oynayan, bir istenileni veremeyen bir Nonda vardı. Kimi zaman zor şartlar altında, yedek kaldığı dönemde önemli goller atarak, daha ben ölmedim der gibiydi. Ta ki Baros sakatlanıp esas adam olarak görev verildiğinde bu yükü kaldıramadı. Galatasaray yönetimi de Nonda 'nın yaş , fiziksel olarak düşüşünü göz önüne alarak Nonda 'nın yerine Jo'yu aldı..


Galatasaray'ın yeterinden fazla şans vermesine, insanların çok umut beslemesine rağmen bri türlü isteneni veremeyen bir futbolcusu vardı . O da Aydın Yılmaz 'dı. Aydın Yılmaz'ın yerine de Dünya Kupasında oynayabilmek için performans yükseltmesi gereken Dos Santos'u getirdiler.


Galatasaray , dün de bahsettiğim nedenlerden ötürü Leo Franco'yu değiştiremediğinden ötürü gayet de güzel noktalara transfer yaptı. Devre arasında bundan daha ses getirebilecek transfer yapmak pek mümkün değil de işin doğrusu. Ancak bazıları çıkar istesek biz de yıldız transferi yapabiliriz derler.


Galatasaray Jo'yu transfer ederek hedefi Turkcell Super Lig şampiyonluğu belirlemiştir. Galatasaray için EURO CUP gittiği yere kadar bir hedefken , TSL ise alınması kaçınılmaz bir hedef olarak yer almıştır. Aziz Yıldırım sezon öncesi 3 yıl üst üste şampiyonluk sözü verdiğini unutuyor galiba. Galatasaray bu sezon şampiyon olarak hem yeni stadı için yüksek bir ambiyans, hem Şampiyonlar Ligi'nden gelecek parayı değerlendirmek, hem de ezeli rakibini darmaduman etme hedefinde olduğunu göremeyen varsa , Aziz Yıldırım daha önce olduğu gibi bu sözlerini de unutur.

09 ŞUBAT 2010 - İNGİLTERE LİGLERİNDEN SEÇMELER


514 LEICESTER-DONCASTER------------1--------1.6-----------BANKO

522 SWINDON-OLDHAM ----------------1---------1.4-----------BANKO

527 NORTHAMPTON-ACCRINGTON----02Ç-----1.47-----------BANKO

511 CARDIFF-PETERBOROUGH---------1---------1.4-----------BANKO

508 MAN.CITY- BOLTON---------------İY1-------1.65----------SİSTEM

541 CRYS.PAL.- SWANSEA--------------0----------3.0-----------SİSTEM

512 COVENTRY-NOT.HAM-------------0-----------3.1----------SİSTEM

SİSTEM:2-3

8 Şubat 2010 Pazartesi

Galatasaray'ın Türk Forveti Yok Ki Yedek Forveti Olsun


Galatasaray , Kayseri deplasmanından 1 puanla dönmesini bildi. Her ne kadar Galatasaray taraftarları oynanan futboldan memnun değilse de Kayseri'den alınan 1 puan iyidir. Galatasaray 'da esas sorun oynanan futbol. Gaziantepspor maçında rakip 10 kişi olmasına rağmen zorla alınan bir galibiyet, Denizlispor maçında kötü futbol, Antalyaspor ile oynanan kupa maçında mağlubiyet ve en sonunda Kayserispor ile oynanan maçta alınan beraberlik...


Kayseri maçının teknik analizinden çok Galatasaray'ın yaptığı transferler konuşuluyor. Nonda'nın gitmesine ne gerek vardı diyenler çoğunlukta. Transferler yapılırken kimse ses çıkarmıyor, kıskananlar cephesi ne gerek vardı, para nereden geliyor kısmına bakarken, kulübün taraftarları ise durumdan gayet memundu. Jo 'nun sakatlanmasıyla beraber Nonda'yı niye yolladınıza kadar getirdiler. Bence esas sorun Galatasaray'da alternatif olacak bir Türk forvetin bulunmayışı. Tamam zamanla Hakan Şükür'ü , Ümit Karan'ı ve diğerlerini yolluyorsun fakat bu arada Yaser dışında bir tane Türk forvet almak kimsenin aklına gelmiyor. Sezon başında da belirtmiştim. Devre arasında Rubin Kazan'a giden Fatih Tekke , Frankfurt'a giden Halil Altıntop çok makul rakamlara satın alınamazmıydı veya kiralanamazmıydı?


Galatasaray , forvete Kayseri maçında Arda'yı koydu, yarın öbür gün mecburiyetten Keita'yı koyarak yoluna devam etmesi zor gözüküyor. Taraftarın nabzına bakıldığı zaman Galatasaray'dan Nonda'nın değil, sıradan bir kaleci görüntüsü çizen Leo Franco 'nun gitmesi daha uygun duruyordu. Pekala da Leo 'nun oynadığı kadar Ufuk ve Aykut da oynar kanısındayım. Tahminimce bu kararın alınmasını engelleyen en büyük husus Leo Franco'nun takıma bu sezon katılmış olması ve şayet gönderseydi ki hem maddi kayıp ,hem de yönetim itibar kaybedecekti. İnsanlar Galatasaray yönetimine yanlış transfer yaptığı yönünde baskı kuracaklardı.


Sözün sonu şu ki bir takım işler yapılıyor, bu işler büyük işler buna da lafım yok ama eksik yapılıyor. Sezon sonunda Galatasaray 'ın şampiyon olamaması halinde bu medya Galatasaray'ı yer bitirir.

6 Şubat 2010 Cumartesi

İlk 69 kişi 69 u Sevecek, Gerisi 31 e Razı Olacak







Bugünlerde billboardlarda çok cesur bir reklam görüyorum. İlk gördüğümde reklamın hiç hınzır tarafını görmemiştim. Bu konularda her türlü espriyi çakan ben , belki de bu kadarı da olmaz diyerek anlayamamışımdır. Bahsettiğim reklamın sloganı : " 69'u çok seveceksiniz"




Atlas Jet , bu kampanya da " ilk 69 koltuk 69 tl " içerikli kampanya çok ses getiren bir reklam ile tamamlanmış. Bu tür reklamların çok riskli olduğu net. Böyle bir kampanyayı duyup veya görüp Atlas Jet'ten bilet alacak kaç kadın vardır diye insan sormadan edemiyor. Afişlerde çok şükür ki bir tane hostesin resmi konulmuş, ya koltuklarında yayılmış güzel yolcuların resimleri konulsaydı, işin boyutu iyice değişirdi.




Bu ilan üzerine düşününce aklıma bu çılgın reklam kampanyasını hazırlayan kim diye merak ettim. Karşıma Hulusi Derici diye bir reklamcı çıktı. Bu konuya karşı düz adam olduğum için bu sektörle ilgili pek bir bilgim ve kişiler hakkında bir fikrim yoktu. H.D hakkında yaptığım google search ü sonrası M.A.R.K.A 'nın başkan ve yaratıcı bölüm başkanı olduğunu öğrendim. Bu abimiz çok zeki ve dahi bir şahsiyet olduğunu yaptığı diğer reklam filmlerini görünce anladım. Mesela Atlas Jet'in "Biz İkinciyiz ama Bizimki 77 santim" , Alpet'in Ali Şen'li " kim koyarsa koysun Allah razı olsun" (bir gs li olarak hiç hoşuma gitmese de işin içinde zeka var), Alpet'in Aurelio'nun milli marşımızı söylediği reklam filmleri ve afişlerinin kahramanıdır kendisi.

Sonuç olarak seks ve argonun günlük yaşamımızda bu kadar yer alması, bunu kampanyalarda kullanabilecek "arsızlığa" sahip olmasından dolayı yaptığı reklamlar hep ses getirdi. Bu kampanyadan ötürü Atlas Jet'in algılamada yeri sağlamlaşacaktır fakat bunun yolcu sayısına yansımasının nasıl olacağını zaman gösterecek.